Yazarımız Erdal Akyol, Adolescence dizisini yazdı.
Çocuk katil mi doğar, sonradan mı katil olur?
Mattia Ahmet Minguzzi’nin anısına…
ADOLESCENCE | Ergenlik
2025 | Mini Dizi | 1’er saatten 4 bölüm | Netflix
Psikolojik dram, suç, gizem, gerilim
Ülkemizde büyük üzüntü ve tepki uyandıran cinayetin, Mattia Ahmet Minguzzi’nin*, yine kendi yaşına yakın, reşit olmayan çocuklar tarafından katledilmesinin üstüne gelen bu dizinin yayın tarihi tesadüf mü, yoksa manidar mı bilemiyorum.
13 yaşında bir çocuğun cinayete karışmış olduğu dizi, başlıktaki soruya yanıt arıyor nitelikte.
Buluyor mu?
İzleyince kendiniz karar vereceksiniz.
Her karesi defalarca prova edilmiş dört bölüm. Hata ve toleransa yer yok.
Defalarca tekrar, kusursuzu yakalayana kadar prova.
“Action!” komutuyla klaket hiç kapanmadan bölüm sonu “Cut!” geliyor.
Hepsi de tiyatro kalitesinde oyunculukla…
Muhteşem oyunculuk ve yetenekli bir teknik ekiple muhteşem bir görsel şölen ortaya çıkmış.
Yapımcıları arasında Brad Pitt’in de olduğu dizi İngiliz, Amerikan ortak yapımının başrol oyuncularından Stephan Graham’ın aynı zamanda senaryoya da imzası var.
İzlerken duygularınıza hakim olamayacağınız dizi ergen sorunlarını masaya yatırıyor. Hem de ne yatırmak…
Polislerin bir evi basması ile başlayan izlence çocuğun evden alınmasıyla devam ediyor. Ailenin o anki şaşkınlığının dehşete dönüşüne şahit oluyoruz. Karakola gidiş ve karakolda soruşturmanın başlaması tokat gibi. “Evlerden uzak” dedirtecek bir kaosu gerçekten yaşıyormuşçasına izlemek bir ebeveyn olarak rahat koltuğunuzda oturduğunuza şükrettirecek.
Çocuk oyuncu Owen Cooper’a ayrı bir paragraf açmak gerekir.
Muhteşem bir yetenek. Dizinin ve olay örgüsünün hedef noktası olmasıyla çok önemli bir rolü olağan üstü başarıyla canlandırmış. Öyle ki, resmen yakamıza yapışıyor, izlediğimizin film olduğunu unutturup doğrudan olayların içine çekip alıyor.
Sorun bir tane değil. Sorun çok. Zamanın hızına ayak uyduran global sorunlar bunlar. En başta gelenlerden bir tanesi de çocuğumuz artık evimizde güvende mi? Evimizde olduğu sürece akran zorbalığı dahil dünyanın diğer tehlikelerinden koruyabiliyor muyuz? Tehlike evimize, aklımıza, beynimize ve hatta tenimize nasıl dokunabiliyor?
Masaya yatan sorunlardan biri de bu.
Bir metre uzakta otururken çocuğumuzun elindeki telefon, tablet, bilgisayarda ne oluyor, her saniyesini kontrol edebiliyor muyuz? Edebilir miyiz? Mümkün mü? Uygulamalara sınır mı koyalım? Nasıl yapacağız? Biliyor muyuz? Teknolojiye hakim miyiz? Kaçımız ansızın içine düştüğümüz yeni çağın teknolojik cihazlarını tam ve yetkin bir biçimde kullanabiliyoruz?
Ekmek almaya gönderemediğimiz çocuklarımızın elinden bu cihazları kaçımız alabiliyor? Kafalarını gömdüğü cihazlardan kaçımız başlarını kaldırmalarını, tebessümden vaz geçtim, yüzünlerini görmeyi umuyoruz?
Bırakın teknolojik cihazları, interneti ellerinden alabiliyor muyuz? Mümkün mü?
İntihar, taciz, tecavüz, zorbalık, asosyallik, şiddete meyil, çok daha erken yaşta gelen cinsellik, öfke, hırs, kişilik bozuklukları… Bunlardan hangilerini kondurabiliriz canımızdan çok sevdiğimiz çocuklarımıza…
Tehlike büyük!..
Bu yaşta teknolojiyle içli dışlı olmakla övünen ben bile dizide geçen bir anekdotta küçük dilimi yuttum. Meğer emojilerin bile apayrı anlamları varmış. Sağır dilsiz alfabesi gibiymiş de haberim yokmuş. Yepyeni terimler, içerdiği anlamı yazılışından çok daha farklı olan sözcükler havalarda uçuşuyormuş da görmüyormuşum…
İzledikten sonra şimdi tuşlara çok daha dikkatli dokunuyorum.
Belki inanmayacaksınız ama Incel (Involuntary Celibacy Project - İstemsiz Bekarlık Projesi) kavramı ile de bu dizide ilk kez karşılaştım. Ne kadar cahilmişim, utandım. Üstelik bu kavram tüm dünyada çoktan var olmuş, yayılmış ve artık varlığını ağır bir şekilde hissettiriyormuş. “Kültür” eki bile almış. Düşünün artık…
Aşağıya kısa bilgi bıraktım. İzlemeden önce bilgi edinmenizde fayda var. Spoiler değil, endişe etmeyin.
Dizi her ne kadar çocuk odaklı gibi görünse de hedef kitlesi biz ebeveynler.
Zaten final cümlesi de tüm diziyi özetler nitelikte…
Seyredeli bir haftadan çok olan bu diziyi önemli bir günde, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda sizle buluşturuyor olmaktan üzüntü duyuyorum. Bunca cümleden sonra bu özel bayramı kutlamak bile çocuklara hakaret gibi geliyor.
Atatürk’ün büyüklüğüne, ileri görüşüne, engin vizyonuna bir kez daha hayran oluyorum…
Kesinlikle tavsiye ediyorum. Netflix’te yayınlanan Adolescence’i mutlaka izleyin, kaçırmayın!
Devamı meraklısı içindir, bilginize.
* Mattia Ahmet Minguzzi 14 yaşındaydı.
24 Ocak'ta arkadaşlarıyla birlikte İstanbul'un Kadıköy ilçesinde gittiği bir pazarda bıçaklı saldırıya uğradı. Basına yansıyan ifadelere göre Saldırganlar ile Minguzzi arasında önce tartışma yaşandı. Pazarcılar, tarafları iki defa aralarına girerek ayırdı. Üçüncü tartışma sırasındaysa saldırganlardan biri pazar tezgahından aldığı bir bıçakla Minguzzi'yi üç defa bıçakladı, diğer saldırgansa yerde yatan Minguzzi'yi tekmeledi. Saldırı anının güvenlik kamerası kayıtları basın ve sosyal medyada yayınladıktan sonra ülke çapında bomba etkisi yarattı.
Olay sonrası Mattia Ahmet Minguzzi, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı 15. günde, 9 Şubat'ta hayatını kaybetti. Cenazesi bir gün sonra, 10 Şubat'ta toprağa verildi.
Saldırganların yargılanmasında nasıl bir yol izlenecek. Çocuk indirimden yararlanacak mı? Bu yargı doğru mu olur, yanlış mı? Yoksa, büyüklere uygulanan hükümler mi söz konusu olacak?
Karar yüce Türk Mahkemelerine kalıyor. Fakat, sosyal medyada ve basında gündemden düşmüyor ve farklı görüşler söyleniyor.
Bazı ülkelerde reşit olmayan sanıkların insanlık dışı suçlar işlemesi durumunda yetişkin mahkemelerinde yargılanmaları mümkün olabiliyor. Birleşmiş Milletler bu yasanın uluslararası yasalara aykırı olduğunu savunmuştu.
İngiltere ve Galler'de 10 yaşından büyük çocuklar yetişkin mahkemelerinde yargılanabiliyor. Ülkede bunun 12 yaşına çıkarılması tartışılıyor. BBC'nin araştırması 1995 - 2019 arasında, İngiltere ve Galler'deki mahkemelerde 10-14 yaş aralığındaki yaklaşık 7 bin çocuğun yargılandığını gösterdi. Aynı araştırmaya göre, İsveç'te 15, Portekiz'de 16, Çin'de 14 yaş, yetişkin mahkemelerinde yargılanabilme sınırı olarak uygulanıyor. Türkiye'deyse 18 yaş altında çocuklar, çocuk mahkemelerinde yargılanıyor.
** ”1997 yılında henüz Facebook, Instagram, Tinder ya da MySpace henüz yokken, 20'li yaşlarında bir kadın, kendisi gibi toplumda önyargılarla karşılanan yalnız insanları bir araya getirecek çevrimiçi bir topluluk kurdu.
Kanada'nın Toronto kentinde yaşayan kadın, 2018 yılında BBC'ye verdiği demeçte, Involuntary Celibacy Project (İstemsiz Bekarlık Projesi) adını verdiği bu topluluğu, kadın ve erkeklerin sorunlarını konuştuğu "arkadaşça bir yer" olarak tanımlıyordu.
Incel kısaltmasıyla anılan toplulukla tanışan ve evlenen bir çift bile vardı.
Incel kavramı o dönemde, "kadın ya da erkek, yalnız ve hiç cinsel ilişkiye girmemiş veya uzun süredir ilişkisi olmayanları" tarif ediyordu.
Geçen 30 yıla yakın sürede incel kültürü, bugün kadına nefretle özdeşleşen bir topluluğa evrildi.”
BBC News Türkiye
“Action!” ve “Cut!”
Tek bir çekim hayal edin. Başından sonuna dek tek bir kamera ile kesintisiz biçimde sürüyor. Sanki filmde üçüncü bir karakter sizsiniz ve her şeye şahit oluyorsunuz. Bu dizinin her bir bölümü bu teknikle çekilmiş.
Dizinin temelini oluşturan teknik bir ayrıntıdan, “One take veya “One shot” da denen “Kesintisiz tek çekim”den kısaca bahsetmek istiyorum.
Birkaç sahne, herhangi bir kesme veya kesinti olmadan tek bir kamerayla ve sürekli çekim kullanılarak gösterildiğinde; bu, tek bir çekimdir. Yani teknik ekip, buna yönetmen de dahil; plan, kadraj ve hatta konum değişikliğiyle birden fazla görevi aynı anda üstlenmek durumundadır.
İzleyicinin büyük bir çoğunluğu, gerçek zamanlı bir aksiyon sahnesinin içindeymiş gibi hissettirmeyi amaçlayan bu iddialı çekim tekniğini sever. Bunun sebebi, izleyicinin gördüklerine ve filme alınan karakterlerin eylemlerine daha fazla kapılması ve daha fazla dahil olmasıdır. Aslında oyuncular, herhangi bir kesinti, yavaşlama veya hızlanma olmadan gerçek zamanlı olarak hareket ediyor ve biz de onlara filmin senaryosu boyunca gerçekleşen tüm olay ve durumlar boyunca anbean onlara eşlik ediyor gibiyiz.
Sinema tarihinde ilk kesintisiz tek çekim mucidi ve atası (bildiğim kadarıyla) Alfred Hitchcock’dur.