Ercan Kandemir, sırtında bebek ile Trabzonspor maçına giden taraftarı yazdı...

Bazen bir haber, bin kelimeden fazlasını anlatır. Bazen bir fotoğraf, bir milletin halini özetler. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yayılan bir kareye takıldı gözüm: Trabzon’un Şalpazarı ilçesinden Kabasakal köyünde yaşayan bir kadın, sırtında bebeğiyle Trabzonspor maçına koşuyordu. Ayağında çamur, üstünde yorgunluk, gözlerinde umut vardı. Ve o an şunu düşündüm: Bu sadece bir maç hikâyesi değil, Anadolu'nun sessiz çığlığıydı.

40 yaşındaki Melahat Ergin… Tarladan çıkmış, elinde hiçbir şey yok belki ama yüreğinde bir sevda var: Trabzonspor. Yıllardır maçları televizyondan, cep telefonundan, sosyal medyadan takip etmiş. Gol atıldığında sevincini kimseyle paylaşamamış, kaybedildiğinde üzüntüsünü içine gömmüş. Çünkü onun etrafında stat yok, tribün yok, alkışlayan binlerce taraftar yok. Sadece çay tarlası, patika yollar ve sırtına bağladığı çocukları var.

O gün, ilk kez Trabzonspor'un bir maçını stattan izlemiş. Belki de çocukluğundan beri kurduğu bir hayaldi bu. Ve o hayali gerçekleştirebilmek için ne mi yaptı? 7 aylık bebeği yöreye özgü bir ip olan "kaytanla" sırtına sardı, çoluk çocuk yollara düştü. Çünkü onun başka bir sosyal etkinliği yoktu. Bir ananın, bir köylü kadının hayattaki tek sosyal aktivitesi Trabzonspor’un maçlarını takip etmekti.

Peki soruyorum size:
Bu kadın Trabzonspor’un her maçına gitmeyi, deplasman deplasman peşinden koşmayı hak etmiyor mu?
Bu halk, bu cefakâr kadınlar biraz huzuru, biraz rahatı, biraz eğlenceyi, azıcık nefesi hak etmiyor mu?

Bugün futbol sahalarında milyon dolarlık ayaklar koşarken, Anadolu’nun köylerinde kocalar sabah erkenden tarlaya gidiyor, kadınlar sırtında odun taşıyor, çocuklar ayakkabılarının ucunu dikerek okula gidiyor. Futbolcular servet içinde yaşarken, onları candan destekleyen milyonlar geçim derdiyle boğuşuyor.

Bakın bu millet, Türk milleti; bu topraklarda binlerce yıldır yaşıyor. Her karış toprağı kanla, gözyaşıyla sulanmış. Kurtuluş Savaşı’nda cepheye mermi taşıyan yine bu kadınlar, bu analar değil miydi? Rahat yaşamayı değil, yaşamayı bile hak görmemişler yıllarca. Ama artık yeter. Bu millet, bu halk rahat yaşamayı fazlasıyla hak ediyor.

Melahat Ergin, senin sırtında sadece bir bebek yoktu o gün…
Senin sırtında bu ülkenin yükü vardı.
Senin gözlerinde umut vardı, Anadolu vardı, Trabzon vardı.

Ve bil ki senin gibi anneler oldukça, bu ülkenin umutları tükenmez.
Ama keşke... Keşke bu ülkede herkes senin kadar yürekli, senin kadar gönlü zengin olabilseydi.

Ercan Kandemir
Sanat Tarihçisi | Yazar

Bir Ananın Sırtında Bebek, Yüreğinde Trabzonspor