Karbon Ayak İzi: Havanın Mülkiyeti mi Olur?

Süleyman Hacıbektaşoğlu, İklim Kanunu hakkında yazı dizisinin 3. bölümünü yazdı...

“Karbon ayak izinizi azaltın” deniyor. Uçakla seyahat etmeyin, uzun duş almayın, et yemeyin... Peki ama bu önerilerin ardında kim var? Ve asıl soru şu: Kirli havanın sahibi olur mu?

Suçlu Birey mi, Sistem mi?

Karbon ayak izi kavramı, ilk kez 2000’li yıllarda BP (British Petroleum) tarafından yaygınlaştırıldı. Amaç neydi?

- İnsanların kendi yaşamlarını sorgulamasını sağlamak,

- Şirketlerin iklim krizindeki rolünü görünmez kılmak.

Yani sistemsel bir çevre yıkımı, bireysel tercihlere indirgenerek “kişisel suçluluk” yaratıldı. Kapitalizmin doğaya verdiği zararın üzeri, tüketici davranışlarıyla örtüldü.

Bilimsel Gerçekler Ne Diyor?

Oxfam 2020 raporuna göre, dünyanın en zengin %1’lik kesimi, en yoksul %50’nin iki katı karbon salıyor.

CDP (Carbon Disclosure Project) verilerine göre, 1988–2015 arasında atmosfere salınan sera gazlarının %71’i sadece 100 şirketin faaliyetlerinden kaynaklandı.

Ortalama bir vatandaş yılda 4 ton CO2 salarken, bir özel jetle 1 saat uçan zengin, tek başına 2 ton CO2 salabiliyor.

Ama medya kime “karbon ayak izinizi azaltın” diyor? İşçiye, köylüye, öğrenciye.

Karbon Karnesi: Havanın Özelleştirilmesi

Karbon ayak izi ölçümleri, karbon karneleri, dijital karbon cüzdanları... Tüm bu araçlar, havayı “ölçülebilir” hale getirip özelleştirilebilir bir mülk gibi yönetmenin ön adımıdır.

Bu sistemde:

- Her bireyin bir karbon limiti olur,

- Harcamalarına göre “fazla yaşayan” ya da “tasarruflu birey” ilan edilir,

- Özgürlük değil, karbon izin kadar yaşama hakkı tanınır.

Ortak Varlıkların Mülkiyeti Olmaz

Marx, doğayı “ortak mülk” olarak görür. Hava, su, toprak; sermayenin değil, halkın ortak varlıklarıdır. Kapitalizm bu ortak varlıkları önce ölçer, sonra paraya çevirir. Bu, metalaşmanın son aşamasıdır.

Bugün hava bile borsaya konu olmuş, kirletme hakkı satılabilir hale gelmiştir. Doğayı suç haline getiren değil, yaşamı yeniden inşa eden bir sistem gerekir.

Karbon Ayak İzi Değil, Sınıf Ayak İzi

Mesele kim ne kadar gaz salıyor değil;

- Kim karar veriyor?

- Kim kazanıyor?

- Kim bedel ödüyor?

Karbon ayak izi kavramı doğayı koruma değil, iktidarı koruma aracıdır. Asıl gerçek, kapitalizmin ayak izidir.

Yasa bugün meclisten geçti. İnsanlığa karşı ihanet sermayeye hizmet yasası olarak tarihte bu yasa meclis yerini aldı.

Bu ihanetin bedelini ödeyecek olan hepimiziz. Hele şu vurdum duymaz neme lazımcılar. Ve ne olursa olsun yedirtmeyiz diyen gürüh. İşte onlara söylenecek bugün senin şehre inme hakkın yok diye.

Her yol birleşik bir mücadeleye çıkıyor. İşte burada da anlaması gerekenlere bir çağrıdır bu.